26 Ekim 2018 Cuma

Şekil 73. Örtü sisteminden görünüm
1982-1983 yıllarında kütüphane onarılmıştır. 1982-1988 yıllarında onarım çalışmaları
sırasında yapının dışı tekrardan sıvanarak gülkurusu rengine boyanmıştır. 1992 yılında
Ayasofya’nın örtü sistemi tamamıyla yenilenmiştir. (Şek. 74)
DSC_0227
Şekil 74. Örtü sisteminden görünüm
Yapıdaki tamamen onarım ve sağlamlaştırma çalışmaları başlamıştır. 1993 yılında kubbenin
Kuzeydoğusu yapıda en fazla zarar gören bölüm olup onarılırken aynı zamanda mozaiklerin
onarımı da yapılmıştır. 2009 yılında ise Temmuz ayında Kuzeydoğu payandasında ki seraphim
figürü Fossatilerce madeni levhalarla kaplanmış olan yüzü açılmıştır.
        Günümüzde devam eden onarımlar ise; 2009-2010 yılarında dış cephede yapısal,
2012’de batı cephesinde ve yapı içinde ki yüzeylerin onarımı ve 2014’te başlayan kuzey,
güney ve doğu cephesinde ki onarımlar aynı zamanda galeri katı onarımları hala devam etmektedir.

DEĞERLENDİRME

           Bizans mimarisi Orta Bizans,  Bizans Rönesansına ve birçok döneme ev sahipliği yapmıştır.
Ayasofya İstanbul özelliği taşıyan dışa taşkın çok cepheli apsis ve tuğla malzeme kullanılması İstanbul
sur içi özelliğidir. Bunların yanı sıra yapının oluşturulmasında Bizans imparatoru olan Iustinianus’un
istekleri doğrultusunda yapının inşasına başlayıp çağdaşları ve sonraki dönemlerde bu denli yapı
yapılmayıp görülmemiştir. Bu yapı Konstantin ile birlikte ekonominin gücünün simgesi haline gelmiştir.
Nitekim siyasi nedenlerden dolayı yapının ahşap olmasından kaynaklı büyük yangından harap olmasına
neden olmuştur. Ardından yapılan ikinci kilise yine aynı sebeplerden dolayı zarar görmüştür.
Günümüze gelen kalıntılar Thedosius’a ait kilise kalıntılarıdır. (Şek. 75)
ats12.JPG
Şekil 75. II. Ayasofya kilisesinden kalan on iki havariyi temsil eden kuzu kabartması

           Iustinianus yapıdaki onarımlar ve temizleme çalışmaları dönemin iki önemli mimarı
tarafından Trallesli Anthemios ve Miletli İsodoros tarafından üstlenilmiştir.
Tasarım bakımından Iustinianus’un bu kilisenin öncüsü ve tamamıyla benzeyen herhangi bir
yapı görülmemiştir. Ancak planı bakımından Sergios Bakkhos kilisesinin ikiye bölünüp ortaya
bir merkezi kubbe yerleştirilmesi ile çok az bir benzerlik gösterir. (Şek. 76)
Şekil 76. Sergios Bakhos kilise planKüçük-Ayasofya-Plan

(http://www.kalinti-istanbul.com/item/kucuk-ayasofya-camii/)

             Ayasofya ise uzunlama bir yöneliş göstermesi ile naosun her iki yanındaki sütunlar bakımından merkezi kubbeli bazilika olarak adlandırılır. Aya Eirene ise diğer bir yapı benzeri olmasına rağmen kubbeli bazilika denilebilir fakat yarım kubbe ve eksedraların bulunmaması bu çağdaş yapıyı Ayasofya Kilisesi’ne göre kusurlu yapar. (Şek. 77)

Şekil 77. Aya Eirene kilise planı
(http://www.kalinti-istanbul.com/item/aya-Eirene/)

Aya Eirene ile Sergios Bakkhos kilisesinin birleşimi niteliğinde olan Ayasofya dönemin
ünik yapısıdır. Bu yapıdaki asıl sorun ölçülerde olup aynı ölçülerin kubbede de
görülmesinden kaynaklı yapımında ve onarımında uzun yıllara mal olmuştur.
Bu dönemde görülen bu boyutlardaki büyük yapı açılmalara sebep olduğundan
yaratacağı basınç sebebiyle yapıya devasa payandaların eklenmesine sebep olmuştur.
Aynı zamanda yapının içinde bulunan sütunlar, payandalar, tuğla ve harç malzemede
oldukça esnemeye müsait olsa da yapının ana kemerindeki basınç engellenememiştir.
Tuğladan yapılan ana kemer harcın tamamen kuruması ile bu yapı 5 yıl gibi kısa
bir sürede ayağa kaldırılmıştır. Bu dönemde büyük depremden dolayı kubbenin
neredeyse 3/1’ı yıkılmış onarımını ise Genç İsodoros tarafından yapılmıştır.
Yapının aydınlatmasını sağlayan büyük pencereler sayesinde aydınlatmanın
çoğunluğu buradan karşılanmıştır. Bu aydınlatma sayesinde yapının içerisindeki
altın yaldız renkli mozaikler ışığın yansımasın ve içerideki atmosferin değişmesini
sağlarken ileriki zamanlarda pencerelerin önlerinin kapatılması ve mozaiklerin
dökülmesi ve yok olmasıyla yapı gittikçe karanlığa gömülmüştür. İçinin bu
denli gösterişli mozaiklerle bezenmesi dış görünümü sönük kılmaktadır. Dış
yüzeyde sıva ve kaplamalar nedeniyle dönem özelliği olan tuğla malzemenin
görülmesine engel teşkil etmektedir. Yapı dıştan hantal ve ağır görülmesine sebep olmaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

  1.GİRİŞ Bu çalışmanın amacı Bizans döneminde ünik bir plan şemasına sahip olan Ayasofya Kilisesi’nin kendi dönemi içerisindeki ye...