26 Ekim 2018 Cuma

KAYNAKLAR

Doğan, S. (2011). Ayasofya ve Fossati Kardeşler (1847-1858),
Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul.

Erdihan, Y. (2010). Ayasofya’da Bulunan Zoe ve Komnenos Mozaiklerin Resimsel Düzleme
ve Konu Üzerine Karşılaştırmalı Bir İnceleme (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi),
İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sanat Tarihi A.B.D., İstanbul.

Mango, C. (2006). Bizans Mimarisi, Çev. M. Kadiroğlu, Rekmay Ltd. Şti., Ankara.

White, A. - Matthews, H. ve W. Eugene Kleinbauer. (2004). Ayasofya, Arkeoloji
ve Sanat Yayınları, İstanbul.
















Şekil 73. Örtü sisteminden görünüm
1982-1983 yıllarında kütüphane onarılmıştır. 1982-1988 yıllarında onarım çalışmaları
sırasında yapının dışı tekrardan sıvanarak gülkurusu rengine boyanmıştır. 1992 yılında
Ayasofya’nın örtü sistemi tamamıyla yenilenmiştir. (Şek. 74)
DSC_0227
Şekil 74. Örtü sisteminden görünüm
Yapıdaki tamamen onarım ve sağlamlaştırma çalışmaları başlamıştır. 1993 yılında kubbenin
Kuzeydoğusu yapıda en fazla zarar gören bölüm olup onarılırken aynı zamanda mozaiklerin
onarımı da yapılmıştır. 2009 yılında ise Temmuz ayında Kuzeydoğu payandasında ki seraphim
figürü Fossatilerce madeni levhalarla kaplanmış olan yüzü açılmıştır.
        Günümüzde devam eden onarımlar ise; 2009-2010 yılarında dış cephede yapısal,
2012’de batı cephesinde ve yapı içinde ki yüzeylerin onarımı ve 2014’te başlayan kuzey,
güney ve doğu cephesinde ki onarımlar aynı zamanda galeri katı onarımları hala devam etmektedir.

DEĞERLENDİRME

           Bizans mimarisi Orta Bizans,  Bizans Rönesansına ve birçok döneme ev sahipliği yapmıştır.
Ayasofya İstanbul özelliği taşıyan dışa taşkın çok cepheli apsis ve tuğla malzeme kullanılması İstanbul
sur içi özelliğidir. Bunların yanı sıra yapının oluşturulmasında Bizans imparatoru olan Iustinianus’un
istekleri doğrultusunda yapının inşasına başlayıp çağdaşları ve sonraki dönemlerde bu denli yapı
yapılmayıp görülmemiştir. Bu yapı Konstantin ile birlikte ekonominin gücünün simgesi haline gelmiştir.
Nitekim siyasi nedenlerden dolayı yapının ahşap olmasından kaynaklı büyük yangından harap olmasına
neden olmuştur. Ardından yapılan ikinci kilise yine aynı sebeplerden dolayı zarar görmüştür.
Günümüze gelen kalıntılar Thedosius’a ait kilise kalıntılarıdır. (Şek. 75)
ats12.JPG
Şekil 75. II. Ayasofya kilisesinden kalan on iki havariyi temsil eden kuzu kabartması

           Iustinianus yapıdaki onarımlar ve temizleme çalışmaları dönemin iki önemli mimarı
tarafından Trallesli Anthemios ve Miletli İsodoros tarafından üstlenilmiştir.
Tasarım bakımından Iustinianus’un bu kilisenin öncüsü ve tamamıyla benzeyen herhangi bir
yapı görülmemiştir. Ancak planı bakımından Sergios Bakkhos kilisesinin ikiye bölünüp ortaya
bir merkezi kubbe yerleştirilmesi ile çok az bir benzerlik gösterir. (Şek. 76)
Şekil 76. Sergios Bakhos kilise planKüçük-Ayasofya-Plan

(http://www.kalinti-istanbul.com/item/kucuk-ayasofya-camii/)

             Ayasofya ise uzunlama bir yöneliş göstermesi ile naosun her iki yanındaki sütunlar bakımından merkezi kubbeli bazilika olarak adlandırılır. Aya Eirene ise diğer bir yapı benzeri olmasına rağmen kubbeli bazilika denilebilir fakat yarım kubbe ve eksedraların bulunmaması bu çağdaş yapıyı Ayasofya Kilisesi’ne göre kusurlu yapar. (Şek. 77)

Şekil 77. Aya Eirene kilise planı
(http://www.kalinti-istanbul.com/item/aya-Eirene/)

Aya Eirene ile Sergios Bakkhos kilisesinin birleşimi niteliğinde olan Ayasofya dönemin
ünik yapısıdır. Bu yapıdaki asıl sorun ölçülerde olup aynı ölçülerin kubbede de
görülmesinden kaynaklı yapımında ve onarımında uzun yıllara mal olmuştur.
Bu dönemde görülen bu boyutlardaki büyük yapı açılmalara sebep olduğundan
yaratacağı basınç sebebiyle yapıya devasa payandaların eklenmesine sebep olmuştur.
Aynı zamanda yapının içinde bulunan sütunlar, payandalar, tuğla ve harç malzemede
oldukça esnemeye müsait olsa da yapının ana kemerindeki basınç engellenememiştir.
Tuğladan yapılan ana kemer harcın tamamen kuruması ile bu yapı 5 yıl gibi kısa
bir sürede ayağa kaldırılmıştır. Bu dönemde büyük depremden dolayı kubbenin
neredeyse 3/1’ı yıkılmış onarımını ise Genç İsodoros tarafından yapılmıştır.
Yapının aydınlatmasını sağlayan büyük pencereler sayesinde aydınlatmanın
çoğunluğu buradan karşılanmıştır. Bu aydınlatma sayesinde yapının içerisindeki
altın yaldız renkli mozaikler ışığın yansımasın ve içerideki atmosferin değişmesini
sağlarken ileriki zamanlarda pencerelerin önlerinin kapatılması ve mozaiklerin
dökülmesi ve yok olmasıyla yapı gittikçe karanlığa gömülmüştür. İçinin bu
denli gösterişli mozaiklerle bezenmesi dış görünümü sönük kılmaktadır. Dış
yüzeyde sıva ve kaplamalar nedeniyle dönem özelliği olan tuğla malzemenin
görülmesine engel teşkil etmektedir. Yapı dıştan hantal ve ağır görülmesine sebep olmaktadır.

ays40.JPG



Şekil 65. Güneybatı pandantifi ve Kerubim meleğinden görünüm
ays139.JPG
Şekil 66. İstanbul Ayasofya, ‘’L’’ biçimli revaklı şadırvandan görünüm
III. Osman 1754 ve 1766 yılında iki ayrı deprem geçiren yapı hiçbir zarar görmemiştir.
III. Selim 1802’de depremden ziyade bakımsızlıktan yıpranmıştır. I. Mahmut döneminde,
1809 yılında yapıda küçük onarımlar yaptırmıştır. Sultan Abdülmecid döneminde,
1847 yılında Gaspare ve Giuseppe Fossati tarafından galerideki 13 eğik sütun, kubbedeki çatlaklıkları,
payandalar ise güçlendirilip iç onarım yeni eklemeler tamamlanmıştır. (Şek. 67)
DSC_0269
Şekil 67. Payandalardan görünüm

Aynı zamanda mozaiklerin büyük bir bölümü ortaya çıkartılıp onarılıp belgeleme işlemleri
yaptıktan sonra üzerini yeniden sıvayla kapatılmıştır. Kazasker Mustafa Efendi tarafından
kubbeye Kurandan ayetler yazılmıştır. (Şek. 68)
DSC_0384
Şekil 68. Kubbe içi, hat yazısından görünüm

Yapının dışına geçtiğimizde ise muvakkithane (Şek. 69) yapılıp Güneydoğuda ki minare
yükseltilerek diğer minarelerle aynı yüksekliğe getirilmiştir.
DSC_0883
Şekil 69. Muvakkithaneden görünüm
Abdülaziz döneminde, 1873 yılında atriumun kalıntıları tamamen yıkılmıştır. II. Abdülhamit
döneminde, 1894 yılında oluşan büyük depremde yapıda herhangi bir hasar oluşmamıştır.
1898-1900 yıllarında I. Mahmut tarafından yaptırılan şadırvan Raimondo d’Aranco onarımını
yapmıştır. (Şek. 70)
DSC_0885

Şekil 70. Şadırvandan görünüm

1906 yıllarında ise yapının içinde bulunan kütüphane onarılmıştır. Cumhuriyet dönemine
baktığımızda ise 1931 yılında hükümetten ve Atatürk’ten izin alarak yapı kapatılıp giriş
bölümündeki nartheks ve galeri ile ana mekândaki mozaikler ortaya çıkartılmasıyla temizleme
ve onarım yapılmıştır. 1 Şubat 1935 yılında müzeye dönüştürülmüştür. Bu nedenle yerlerde
bulunan halılar kaldırılıp büyük yazı levhaları indirilip yan neflere eklenmiştir. Bu tarihlerde
arkeolojik kazılara başlanıp 4. ve 5. yüzyıla ait portiko (anıtsal giriş) (Şek. 71) ve onun taşıdığı
sütunlar bulunmuştur. (Şek. 72) 1947 yılında İmparator kapısı tarafındaki minare onarılmıştır.
1955 yılında tuğla minare onarılıp yapının dışı sarı renge boyanmıştır.
DSC_0291

Şekil 71. Portiko kalıntısı

DSC_0238 Şekil 72. Sütunlardan görünüm
           Galeri katında ise Fossati tarafından yapılan boyadan bezemeler tamamen kapatılmıştır.
1959-1960 yıllarında Alexandros mozaiği temizlenmiştir. Fossatinin onarım yaptığı sırada kapattığı
haç mozaikleri de temizlenmiştir. Galerideki Dessis mozaiği ve Zoe ve Komnenos mozaikleri de
temizlenmiştir. İsa mozaiğinin alt bölümü, monogramı ve alttaki bordür meydana çıkartılmıştır.
1962-1963 yıllarında yine bu odadaki mozaikler temizlenmiştir. Aynı zamanda narthekste bulunan
bronz kapılar Roma Restorasyon Enstitüsü tarafından temizlenip yıpranan bölümler onarılmıştır.
1961 yılında Güneybatı galeride Freskler bulundu. Mimar Sinan’ın yapmış olduğu Kuzeybatıdaki
minareler onarılmıştır. 1964 yılında Mimar Sinan tarafından yapılmış olan Güneybatıdaki minare
onarılıp Ayasofya’nın kurşundan örtüleri yenilenmiştir. (Şek. 73)

ays40.JPG













ays39.JPG

Şekil 56. Kilisenin kubbesinin içten görünümü
            Osmanlı dönemine baktığımızda ise, II. Mehmet (Fatih) döneminde 1453
yılında merdiven kulesinin Güneybatı köşesine küçük ahşap bir minare eklenmiştir.
1466 yılında yapının yanına eklenen medrese ile birlikte kütüphanede eklenmiştir.
II. Beyazıd döneminde 1486-1487 yıllarında mihrap eklemiştir. (Şek. 57)


ays63.JPG

Şekil 57. Kilisenin doğusuna konumlanan mihrap
1487 yılında önce yapının Kuzeydoğu köşesine eklenen iki minare yaptırılırken 1509
yılında ise oluşan büyük depremden dolayı minarelerden biri yıkılıp yapının içindeki
sıvalar dökülüp mozaiklerin bir kısmı ortaya çıkmıştır. (Şek. 58)
DSC_0855

Şekil 58. Galeri katı, mozaikken görünüm
II. Selim döneminde 1573 yılında iki yeni minare yapımına başlanmıştır. Ahşap minare
yıkılıp yerine tuğladan minare inşa edilmiş ve payandaların üstleri kapatılmıştır. III.
Murat dönemi II. Selim döneminde başlayan onarımlar bu dönemde de devam ettirilmiş
olup iki minarede bu dönemde bitirilmiştir. (Şek. 59)
Aynı zamanda kubbenin üzerine altından âlem eklenirken yapının içerisine ise
dört mermerden okuma mahfili yapılmıştır. Bugün görmüş olduğumuz minber bu dönemde
yaptırılmış olup Bergama’dan ise mermer küpler getirtilmiştir. (Şek. 60-61)
C:\Users\bilge\Desktop\ayasofya seçilen\ays4.JPG

Şekil 59. Minarelerden görünüm
DSC_0382

Şekil 60. Mermer küpten görünüm

ays62.JPG

Şekil 61. Kilisenin doğusuna konumlanan minber
1576-1577 yıllarında II. Selim’e ait olan türbe bu dönemde açılmıştır. 1594 yılında mimar
Davut Ağa tarafından III. Murat için altıgen türbeyi yapmıştır. I. Ahmet 1607-1609 yıllarında
kapılarda ve iç mekânda onarımlar devam ederken kubbeye kurşundan örtüyle kaplanmıştır.
1608’de III. Mehmet için mimar Dalgıç Ahmet Ağa yapının güneyine sekizgen bir türbe
eklerken kilisenin vaftizhanesi I. Mustafa için türbeye dönüştürülmüştür. 1609 yılında ana
kubbenin içinde bulunan Pantokrator mozaiği sıvayla kapatılmıştır. I. İbrahim yapının Kuzey
yönüne türbelerin ise Güney köşesine sebil yaptırmıştır. IV. Mehmed, 1651 yılında Balıkçı
Zade Mustafa Çelebi tarafından ana kubbenin içine ve dört köşesine Kurandan sureler ve
halifelerin adları eklenmiştir. (Şek. 62)
C:\Users\bilge\AppData\Local\Microsoft\Windows\INetCache\Content.Word\DSC_0986.jpg
Şekil 62. Hat yazılarından görünüm

Mermerden yeni bir kürsü de eklenmiştir. III. Ahmet döneminde 1706-1707 yıllarında
yapının içine müezzin mahfili eklenmiştir. 1717 yılında içerideki bezemeler yenilenip
açıkta kalan mozaiklerin üzerleri kapatılıp üzerine yeni süslemeler eklenmiştir 1726
yıllarında Mehmet Ağa tarafından yeni bir mahfil-i Hümayun III. Ahmet’e atfedilmiştir.
I. Mahmut döneminde yeni bir mahfil yapılmıştır. (Şek. 63)
1736 yılında ise kilisenin Güney nefine iki payanda arasına kütüphane yapılmıştır.
(Şek. 64) Bu kütüphanenin duvarları 16.-17. ve 18. yüzyıllara ait Kütahya ve İznik
çinileri eklenmiştir. 1740 yılında mozaiklerin tamamı sıva ile örtülür iken sadece
pandantiflerdeki kerubim meleklerin yüzleri kapatılmış ancak geri kalan kısımları çık
bırakılmıştır. (Şek. 65)
1740-1741’de ‘’L ‘’ biçimde şadırvan eklenmiştir. (Şek. 66)
ays58.JPG

Şekil 63. Müezzin Mahfili
ays56.JPG

Şekil 64. I. Mahmut Kütüphanesi dıştan görünümü

  1.GİRİŞ Bu çalışmanın amacı Bizans döneminde ünik bir plan şemasına sahip olan Ayasofya Kilisesi’nin kendi dönemi içerisindeki ye...